Realta Danışmanlık tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Türkiye’nin En Gözde Şirketleri Araştırması üniversite öğrencilerinin nasıl bir şirkette çalışmak istediklerini ve değişen tercihlerini ortaya koyarak şirketlere ışık tutmayı hedefliyor. Bloomberg Businessweek Türkiye bu kapsamlı araştırmanın detaylarında yatan gerçekleri gün ışığına çıkarıyor.
İnternet üzerinden gerçekleştirilen anketin sonuçlarını 101 farklı üniversiteden 14 bin 215 öğrenci belirledi. Araştırmalar 2025 yılında dünyadaki iş gücünün yüzde 60-70′inin Y jenerasyonundan olacağını gösteriyor. Bu öğrenciler önümüzdeki dönemde iş dünyasına ve ekonomiye yön verecek. Bu nedenle en ufak ipucu bile şirketler için büyük önem taşıyor. “İş dünyasının bu gençlere ihtiyacı var çünkü bu gençler gelecek ve ‘yeni iş’ kavramını temsil ediyorlar” diyor Yenibiris.com Genel Koordinatörü Burçak Pak Yılmaz ve devam ediyor: “Parlak gençleri hedefleyen şirketler, onları cezbedebilmek için İK politikalarını gözden geçiriyor; işe alım, elde tutma ve motivasyon gibi kritik konularda klasik, geleneksel yöntemleri terk ediyor.”
Son yıllarda Türkiye’deki şirketler de değişime kulak vererek bu konuda önemli adımlar atmaya başladı. Pek çok şirket kariyer günleri ile sınırlı olan üniversite faaliyetlerini; yarışmalar, kamplar, işletme simülasyonları ve staj programlarıyla çeşitlendirdi. Sponsorluk, burs ve eğitim desteği için ayrılan bütçeler artış gösterdi. İnsan kaynaklarının önem listesinde ilk sıraya giren işveren markası iletişiminde önemli adımlar atmaya başladılar. “İşletmelerin işveren markası kavramı ile ilgili bir farkındalık kazandıkları ve bazı şirketlerin bu doğrultuda hedefler koyarak uygulamalarını şekillendirdikleri doğru” diyor İstanbul Bilgi Üniversitesi MBA Programları Öğretim Görevlisi Duygu Uygur ve ekliyor: “Bununla birlikte ‘gözde şirket’ olarak tanımlanan bu şirketlerin farklı sektörlerde faaliyet gösteren öncü işletmeler olduklarını düşünürsek gelecek yirmi yılda önemli pozisyonları dolduracak olan genç kitleye doğru kanallardan doğru mesajları verdiklerini ve bu konuda tutarlı ve istikrarlı bir çizgi izlediklerini söyleyebiliriz.”
Bu yıl üçüncüsü yapılan Türkiye’nin En Gözde Şirketleri 2011 araştırması gösteriyor ki istikrarlı bir işveren marka yönetimi çalışması yapan firmalar öğrencilerin birinci sırasında yer alıyor. Araştırmada ilk 10 şirketin çok fazla değişmemesi şirketlerin kendi sektörlerinin öncüleri olmalarının dışında yetenekli işgücüne yaptıkları maddi ve soyut yatırımların da payı oldukça önemli. Örneğin iki yıldır sıralamadaki yerini koruyan Turkcell ve Türk Hava Yolları… İki şirketin de ortak özellikleri uluslararası platformda güçlü oyuncular olmalarının yanı sıra okul şirket misyonuyla öğrencilerin öğrenme iştahını doyururken, üniversite etkinlikleri ve staj programlarıyla ve sosyal medyayı etkin biçimde kullanarak onların istek ve tercihlerini dikkate almaları. Eğitim, staj programları, kamp ve yarışma gibi pek çok etkinliğe bütçe ve zaman ayırması ilk 10’a giren şirketlerin ortak özelliği.
Kariyer günleri gibi etkinlikleri demode bulan Y kuşağı bunun yerine interaktif etkinliklerle gerçek projelerde yer alarak ve kurumların üst düzey yöneticileriyle biraraya gelmek, sektörleri, kurumları ve kurumların günlük hayatını tanımak istiyor. “Şirketin kendini anlatmasındansa düzenlediği yarışma veya etkinliklerle öğrenciyi olaya dahil etmesi daha çekici” diyor Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisi Yeliz Çelebi ve ekliyor: “Böylece şirkette öğrenciyi etkin olarak tanıma fırsatı buluyor. Yani bir kazan kazan durumu söz konusu.”
İlk 10’daki şirketlerin ortak noktalarından biri de staj sürecini çok önemsemeleri ve sürekli geliştirmeleri. Çoğu şirket staj sürelerini uzatırken staj yapanları gerçek projelerde çalıştırarak onların potansiyelini görme imkanı buluyor. Gençler de deneyim kazanırken iş hayatına ve şirketlere yönelik yaklaşımları şekilleniyor. “Özellikle üniversite öğrenimleri sırasındaki stajlarında şirketlerle çalışan-işveren ilişkisi anlamında somut bir karşılaşma yaşayan, kısa süreliğine olsa da oranın bir parçası olup oradaki havayı birebir soluma imkanı bulan gençler için o şirketle ilgili olumlu yaklaşımlarını birinci elden edindikleri tecrübeyle doğrulamış olmanın çok kıymetli olduğunu düşünüyorum” diyor Duygu Uygur ve ekliyor: “Dolayısıyla şirketler için özellikle staj süreçlerini doğru yapılandırmanın ve sonraki adımlarla ilgili gerçekçi bir resim çizmenin yeteneği çekmede ve elde tutmada en önemli ilk adım olduğunu iddia etmek yanlış olmaz.” Stajlar sürecinde uygulanan mentorluk-koçluk uygulamaları sonuçları oldukça olumlu etkiliyor.
Tüm bu çalışmaları doğru zamanda yapmak da çok önemli zira Koç Üniversitesi Öğretim Görevlisi Semih Yalman, şirketlerin iletişime üniversite birinci sınıf hatta lise sıralarında başlaması gerektiğini söylüyor. Öğrencilerin dikkatini son dakikada çekmeye çalışmanın hatalı olduğuna dikkat çeken Yalman, “Kariyer fikri, ne olmak ya da olmamak konusu aile tarafından zaten çoğunluk ile dikte edilmeye çalışılıyor. Kurumların çocukların kalıplara sokulması yerine onlara lise döneminde doğru üniversiteyi seçme konusunda destek vermeleri daha faydalı” diyor.
Geçen yıl şirket seçiminde etkili olan faktörlerde iş güvencesi, yan imkanlar ve ücret birbirine yakın ilerlerken bugün tercihler arasındaki mesafe açılmış durumda. Krizi psikolojik olarak atlatan gençlerin yaklaşık yüzde 70’i ücreti birinci sıraya koyuyor. Kariyer ve gelişim olanakları açısından öğrencilerin tercihlerinde bir değişim söz konusu değil. Araştırmaya katılanların yüzde 80’i şirketin gelecek için bir referans olmasını istiyor. Yüzde 64’ü terfi imkanı ve profesyonel eğitim gelişme imkanı, yüzde 61’i yeteneklerini kullanma imkanı, yüzde 60’ı yurtdışında çalışma imkanı, yüzde 59’u ise farklı projelerde çalışma imkanını en önemli kriterler olarak sıralıyor. “Kariyer beklentisi ve uzmanlaşma önceki yıllarda yapılan araştırmalarda da gençlerin ideal şirketi belirlemesinde önemli kriterler olarak öne çıkmıştı. Farklı pek çok motivasyon teorisinin de bize söylediği ile paralel biçimde materyale dayalı faktörler tek başına yeterli değil” diyor Duygu Uygur ve devam ediyor: “Özellikle yeni kuşak çalışanlar için kendi hedeflerine yakın bir hedefi ve bunu gerçekleştirebilme imkanını sağlayacağını düşündükleri şirketlerin bir parçası olma amacındalar diyebiliriz.” Bu durum ilk 10 için şaşırtıcı olmayan bir veriyi de ortaya koyuyor. En gözde şirketler üst ve orta düzey yöneticilerini şirket içinden seçiyor. Y kuşağının seçiminde şirketin “gelecek için bir referans” olması birinci sırada yer alsa da yükselme fırsatlarını da bir kenara atmıyor.
Araştırmanın dikkat çekici noktalarından biri de krizin etkisin azalmasıyla birlikte oluşan güven ortamı sonucunda özel sektör ön plana çıkması, buna karşın kamuya bağlı şirketlerin gerilere düşmesi oldu. Örneğin TAI. Geçen yıl listenin 30’uncu sırasında yer alan TAI bu yıl 50. sıraya geriledi. Benzer iki örnek 16. sıradan 38’e gerileyen Merkez Bankası ve 10’uncu sıradan 33’üncü sıraya gerileyen Aselsan. Özellikle 2009 yılındaki çalışmada “güvenilir olsun yeter” yaklaşımı ön plandayken bu resmin artık tamamen değiştiği görülüyor. “Kriz psikolojisinden kurtulan gençlerin özel şirketlere güveni arttı ve tercihlerinde ön plana çıkmaya başladı” diyor Realta Danışmanlık Kurucu Ortağı Ali Ayaz.
Ne istediğini bilen ve çalışacağı şirketi kendi seçen milenyum kuşağı, ilgisini çeken şirketleri yakın takibe alıyor. Bu takibin ilk kaynağı geçen yıl basından çıkan haberlerken bugün sosyal medya. Araştırmaya göre şirket seçiminde etkili olan bilgi kaynakları arasında yüzde 39’la sosyal medya birinci sırayı alıyor. Sosyal medyada doğru bir strateji izlemenin önemi giderek artıyor. Bu konuda çeşitli çalışmalar yapan şirketler olsa da çok iyi bir model olduğunu söylemek mümkün değil. “Şirketlerin kurumsal mantaliteleriyle sosyal medyanın ruhu farklı” diyor Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat ve ekliyor: “Birinde kravatlı, takım elbiseli ciddi bir ortam var. Diğerinde ise kural tanımıyor. Bir tarafta hiyerarşi, diğer tarafta kaos var. Şirketler kendilerini sosyal medyada olduğu gibi yatay ilerleyen hiyerarşiden uzak bir yapıya alıştırmalı.” Yüzde 37’yle sosyal medyayı izleyen kaynak ise basında firma ile ilgili yer alan haberler. Gündemi yakından takip eden gençler için marka kişiliği tercihlerinde çok etkili. Öğrenciler geçen yıl olduğu gibi çalışmak istedikleri şirketin öncelikle başarılı olmasını istiyor. Üst sınıf, modern ve yetenekli özelliklerini ise başarının ardında sıralıyor. Yaptığı sponsorluk anlaşmaları ve reklam kampanyalarının da etkisiyle listede birinciliği koruyan Turkcell ve Türk Hava Yolları’nın attığı başarılı adımlar şirketlerin algısına olumlu katkıda bulundu. “Bir şirketin ilk önce sahip olduğu güçtür benim için önemli olan” diyor Marmara Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü 3. sınıf öğrencisi Bedirhan Seyhan ve devam ediyor: “Diğer insanların ne düşündüğü benim için önemli. Bu nedenle çalıştığım şirketin prestijli olmasını çok önemsiyorum.”
Öğrencilerin şirketlerin kimliklerini bu kadar önemsemesinde şirket seçiminde temel kriter olarak çalışılan yerin özelliklerini kişiliğinin bir parçası olarak görmesinin büyük etkisi var. “Saygınlığı tartışmalı, imajı zayıf bir şirkette çalışmak istemem” ve “Çalışacağım şirketin her yönüyle gurur duymak isterim” diyerek şirket seçimlerindeki temel kriterleri net bir şekilde ortaya koyuyorlar. Sosyal sorumluluk da öğrenciler için belirleyici faktörlerden biri. Topluma sağladığı ekonomik katkı yüzde 50’yle birinci sırada yer alırken bunu yüzde 46’yla sosyal sorumluluk uygulamaları, yüzde 43’le çevre politikası izliyor.
En çok tercih edilen sektörler sıralamasında birinciliği hızlı tüketim sektörüne bırakan bankacılık üçüncü sıraya geriliyor. 6’ıncı sıradan 2’ye yükselen telekomünikasyon hızlı çıkışıyla dikkat çekiyor. Bu çıkışta operatörlerin yaptığı iletişim çalışmalarının, bu sektörlerin insan hayatına sürekli dokunur olmasının ve ulusal-uluslar arası başarılı uygulama ve performansların büyük etkisi var kuşkusuz. Bunun dışında yükselen sektörler arasında havayolu, dayanıklı tüketim-elektronik yer alıyor. Sektörlere paralel bu yıl listede yükselişiyle dikkat çeken iki şirket var: Ülker ve BSH. Her iki şirketinde ortak noktası öğrencilerin interaktif olarak katılımının sağlandığı projelere ve dijital platforma ağırlık vermesi. Örneğin Ülker son yıllarda kariyer günlerinin yanı sıra üniversitelerde özel proje grupları oluşturup vaka çalışmaları yapıyor. Yöneticiler derslere konuşmacı olarak katılırken şirket ziyaretleri ve akademik iş birliktelikleri gerçekleştiriyor. ”Geçmişe göre gençler ile iletişimde görsel basını kullanmamızın yanında modern çağın gereklilikleri açısından teknolojiyi yakından takip eden bir jenerasyon ile iletişimimizi daha çok dijital platforma taşıdık. Birçok etkinliğimizin duyurusunu, iş ve staj başvurularımızda gençlerimizle dijital ortamda bir arada oluyoruz ve onların her türlü sorularına cevap veriyoruz” diyor Yıldız Holding İnsan Kaynakları Genel Müdürü Ege Karapınar. BSH, geçmişe göre daha yaratıcı aktiviteler düzenlemek için ajanslar ile işbirliğine gidiyor. Fabrika ve şirket gezileri organize ediyor. “Öğrencilere 20 günlük kısa stajların dışında projeler üzerinde çalışabilecekleri daha uzun soluklu, çalışma ortamını çok yakından tanıyabilecekleri stajlar sağlıyoruz” diyor BSH Ev Aletleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı Norbert Klein ve ekliyor: “Sonrasında bu öğrencileri işe alım süreçlerimizde öncelikli olarak değerlendirmeyi hedefliyoruz.”
Araştırma sonucu da gösteriyor ki Y kuşağı geri planda kalmayı sevmiyor. Yakın iletişim kurabildiği, farklılıklarını ortaya koyabildiği ve kendini ifade edebildiği şirketleri tercih ediyor. “Aslında son zamanlarda sıkça rastladığımız yaratıcılık, girişimcilik, liderlik gibi kavramları da düşünürsek gençleri cezbeden temel kavramın ‘fark yaratmak’ olduğunu varsayabiliriz” diyor Duygu Uygur. Bu kadar” farklı” bir jenerasyondan “farka” önem vermesi yadırganmasa gerek…
Trendler
*Profesyonel eğitim ve gelişimine büyük önem veren Y kuşağı için okul şirketler hala cazibesini koruyor.
*Gündemi yakından takip eden gençler için çalıştıkları şirketin başarılı olması ve bunu çeşitli platformlarda duyurması büyük önem taşıyor.
*Farklı ülkelerde yaşamaya ve yeni kültürler tanımaya açık olan üniversite gençliği uluslar arası bağlantıları olan şirketlere öncelik veriyor.
*Yan haklar ve iş güvencesi önemli olsa da yeni nesil ücret konusunda önceki yıllara göre daha duyarlı.
*Öğrencilere kendinizi anlatmak yerine onların şirketi tanıyabileceği ortamlar yaratmak gerekiyor.
*Sosyal medyada olmak artık bir tercih değil, zorunluluk.
Bloomberg Businessweek Türkiye’de yayınlanan Türkiye’nin En Gözde Şirketleri 2011 haberinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
http://www.realta.com.tr/EnGozdeSirketler2010/EGSA2011@BBWT.pdf